EZOTERİK ASTROLOJİ'DE AY






Ezoterik öğretilerde ve sembolizmde ay asıl anlamını güneşle olan ilişkisinden alır. Genel olarak ay dişil, güneş eril prensipler olarak kabul edilir. Ayı eril kabul eden tradisyonlar olmasına rağmen genel kabul ayın dişil olması üzerinedir. Örneğin Ay İnka, Maya tradisyonlarında dişil; Japon, Güney Vietnam, Sami tradisyonlarında ise eril olmuştur.Ay kimi tradisyonlarda doğadaki, evrendeki düalite prensibini ve birtakım güçlerin kutupsallık özelliğini simgelemek üzere kullanılmıştır. Hem farklı evreler geçirerek form değiştirmesinden, hem biyolojik ritimler ile ilgili fonksiyonundan dolayı devriliğin, periyodik değişimin ve yenilenmenin sembolüdür. Doğum ve ölüm çemberinin yani ölüm ve yeniden doğuşun sembolüdür. Ay sembolü bu genel anlamlarından başka, kimi tradisyonlarda özel anlamlarda da kullanılmıştır.
Güneş ve Ay’ın Horus’un gözleri olarak ifade edilmesi sembolizminde, Güneş ve Ay’ın her ikisinin nöbetleşe, gece ve gündüz insanların üzerinden eksik olmaması, Horus’un gözlerinin günde 24 saat açık olması simgelenir. Okültizmde, özellikle simyada Güneş ve Ay’ın birleştirilmesinden oluşan iki başlı insan (rebis) androjenliği simgeler. Kimi tradisyonlarda Ay'ın kaybolma evresi cahilliği ve karanlığı, dolunay evresi ise spiritüel aydınlanmayı ifade eder. Luna’nın sembolik yüzü, tıpkı Güneş’inki gibi, fazla detaylandırılamaz. Gecenin zarif tanrıçası, en eski günlerden bu yana yüceltilir ve tapınım görür. O her şeyin dişil, üretken ilkesidir. İbranilerin şiirsel anlayışına göre, Ay, uyku ve değişim hali anlamına gelen Aş-nem ya da Şenim adıyla anılır.
Astroloji biliminin bilgisine tam olarak sahip olmadan İsis’in peçesi ardındaki tuhaf gerçekler, asla tam olarak anlaşılamaz. Gel-git’in sırrı, hamilelik döneminin, gizemleri, dönüşümlü verimsizlik ve verimlilik dönemleri, doğanın tüm bölümleri boyunca bunlara neden olmak üzere meydana gelen manyetik yaşam akımlarının kendi Med-ceziri, ancak gece yarısı göklerimizin tanrısal ilahesinin anlaşılması vasıtasıyla keşfedilebilir şeylerdir. Bu bilgi, bilgelerin vardığı en yüce noktadır. Hinduların Çandra’sı, Mısırlıların İsis’i, Eski Yunan’ın Diana’sı ve diğerleri, hepsi, Ay’ı anlatır. Kabalistik anlamda, Ay büyük adamın ruhunu temsil eder. Bu nedenle, alemin göksel bakiresi, mistik uygulamasında Ay’dır. Anima Mundu’nin amblemidir.
Ezoterik planisferinde, Luna, Melek Cebrail olarak karşımıza çıkar. Evrensel tabloda, tanrısal İsis olarak ifade edildiğini görürüz. İsis olarak, canın, ruhun, en ince gizemlerinden inisiye edeni temsil eder. Ay, astral ışığın biçimlendirici özelliklerini temsil eder. O, aynı zamanda maddenin de temsilcisidir. Böylece ikili karakteri kapsamında, bize tamamen manyetik kuvvetlerini de gösterir; bu kapsamda, manyetik kuvvetleri elektriksel Güneş kuvvetlerinin kutupsal karşıtı gibidirler. Birbiriyle ilişkili olarak kadın ve erkektirler.
Astrolojik olarak ele alındığında, Ay konusunda ciltlerce kitap yazmak mümkündür. Dünyamıza yakınlığı, onunla olan akrabalığı ve hareketinin hızı düşünüldüğünde Ay’a en yüksek yeri vermekten başka çare yoktur. Yargısal astrolojinin her dalında etkin bir unsurdur. Ay’ın etkisi yalnız olduğu, Güneş ve gezegenlerle kavuşumu bulunmadığı takdirde, ne talihli nede talihsizdir. Ancak başka kürelerle konum oluşturduğunda, akışı abartılı ölçüde güçlü hale gelir, çünkü kavuşum yapan yıldızların yoğunlaşmış etkisini alır ve bize aktarır. Bu nedenle Ay’a göklerin büyüsel astrolojik aracı adı da verilebilir.
Entelektüel düzlemde, Ay, fiziksel duyuları yönetir; büyük ölçüde hayvansal tutkuları da idare eder. Evcil niteliklerin alt biçimleriyle, entelektüel yetilerin alt grubunu o denetler. Ay’ın akışının etkisinin idamesinde bulunanlar doğa itibariye çok değişken, boyun eğici ve savunmasızdır. Manyetik bakımdan oldukça hassas kişiler olurlar ve bu özellik de onları pasif ve hayalci yapar. Ay kişilerinin genelde hayli kayıtsız kişiler olduğu söylenebilir. Kuvvetli ya da karar vermeyle ilgili kesin yönleri pek yoktur. Hep harıl harıl bir şey arar gibidirler ya da evlerini bir yerden bir yere taşımakla meşguldürler. Daima yerleşmek arzusu taşırlarsa da Ay’ın etkisiyle tam anlamıyla yerleşmeleri zordur. Ay onları sürekli hareketli ve akışkan kılmaktadır.
Fiziksel düzlemde, Ay’ın etkisi dönüştürülebilir bir doğa sergiler. Güneş’e ve esas gezegenlere ilişkin konumuna göre uyumlu ya da uyumsuz olabilir. Doğum anında Ay güçlü konumdaysa kişi normalde olacağından çok daha incelmiş, zarif ve nazik bir insan olur. Eğer haritasındaki kavuşumlar olumluysa, bu pozisyon, ince sanatsal zevkler, bunlara elverişlilik ve olumlu yetenekler anlamına gelir. Yok Ay güçsüz ya da olumsuz kavuşumlu ise, kişi sığ düşünceli, olumsuz bir karakter geliştirir. Zihni kolayca dağılır, tembeldir, nevroza yatkındır. Ticari olarak doğru bir uzak görüşlülükten yoksundur ve dolayısıyla da temkinsizdir. Eğer yıldız haritası başka bakımlardan kuvvetliyse ve kıymetli yeteneklere işaret ediyorsa iyi etkilerle beslenmesi olumluluk yaratır ama Ay ile ilgili çatışmalı noktaların bir yıldız haritasında dikkatle ele alınması gerekir.

0 yorum: