EZOTERİK ASTROLOJİYE GİRİŞ

Gökteki cisimler, gezegenler, yıldızlar, güneş, ay ve onların devirsel hareketleri her çağda insanoğlunun dikkatini çekmiş ve derin bir araştırma konusu olmuştur. Tarihsel süreç içinde, günümüzden binlerce yıl öncesinde varolmuş çeşitli uygarlıklarda, oldukça gelişmiş astronomik gözlemlerin astroloji ve kadim öğretiler aracılığıyla yapıldığını ve detaylı yıldız haritalarının çıkarılmış olduğunu gözlemliyoruz. Kadim ve kaybolmuş bu uygarlıklardan özellikle eski Mısır, Afrika, Mezopotamya, Güney Amerika’daki Aztek, İnka, Maya ve çeşitli Anadolu uygarlıklarını saymak mümkündür. Eski uygarlıkların bizler gibi teleskopları, astronomi gözlem evleri, bilgisayarları ve teknolojik gereçleri yoktu ama günümüz bilim adamlarını hala hayrete düşüren, isabetli ve doğru bazı astronomik ve astrolojik hesaplamalarda günümüzden ilerideydiler. Şu anda değerini tam olarak anlayamadığımız bu verileri elde ederken onlar; bu gök olaylarının sadece sayısal ve niceliksel yönleriyle ilgilenmiyorlardı. Asıl araştırma alanları görünenin ötesindeki görünmeyen etkileşimlerdi. Yani bu verilerin daha ziyade niteliksel yönleriyle ilke bazında ilgileniyorlardı. Günümüz bilimsel araştırmalarının yaptığı keşiflerden biliyoruz ki, evren hem makro hem de mikro düzeyde birbirleriyle sürekli etkileşim halinde olan ve birbirini destekleyen birimlerden oluşan dev bir organizmaya benzer. Her şey hiç şaşmadan belli ilkeler ve yasalar çerçevesinde devinerek, sonsuzluk içinde varoluşunu sessizce sürdürmektedir. Evrendeki Bir’lik ve Bütün’lük ilkesine göre şekillenen bizim eski dediğimiz ama aslında eski değil kadim olan bilgelik okulları ve ezoterik çalışmalar; görünmeyen etkileşimlerin işleyiş etkileri, insanların ve cisimlerin enerji dengeleri, enerji hatları ve bu etkileşimlerin, enerjilerin nasıl kullanılacağı hakkında bir hayli geniş bilgilere sahipti. Bu kozmik inceleme ve araştırmaların bir yönünü oluşturan astroloji de gök cisimlerinin pozisyonlarının, yaydıkları titreşimlerin insan yaşamı üzerindeki etkilerini inceleyen aslında ruhsal bir araştırma alanıdır. Günümüze ulaşan ve halen yozlaşmamış haliyle korunan sağlam temelli astroloji bilgileri de, kadim astrolojinin temel ve ezoterik bilgileridir. Buna bir bilim dalı demek mümkün mü? Kendi disiplini içinde ruhsal bir disiplin ve bilgi ağı demek sanırız daha gerçekçi olacaktır çünkü astrolojinin bilimsel verileriyle birebir ilgilenen kısmının adı astronomidir.
Bizler beden sahibi ruhsal varlıklar olduğumuza göre, ruhumuzun enerjisi tüm maddeye şekil veren ana ilkedir. Bu yüzden gök cisimleri bizim kaderimizi etkiler sözünü iyi anlamak gerekir. Kendi kaderimizi bedenlenmeden önce belirleyen biz olduğumuza göre doğacağımız anı, yeri ve o anda yıldızların, gezegenlerin konumuna göre oluşan etkileşimleri, burcumuza göre tercih eden de yine biziz. Yani hangi burcun vereceği özelliklerle daha iyi gelişeceksek onu seçeriz. Astrolojinin yaptığı uygulama, bizim bu seçimimizi yeryüzünde bize yeniden tanıtmak, anlatmak ve yolumuzu aydınlatmaktır. Titreşimlerden ve enerjilerden ibaret bir evren anlayışına sahip olan eski astrologlar, astrolojiyi bilim adamlarına şirin göstermek ya da onların tepkilerinden çekinerek, astrolojinin bu kadim özelliklerinden taviz vermek yerine, gerçeğe bir adım daha yaklaşmışlar ve özellikle geleceğe yönelik öngörülerinde, sadece yıldız haritalarının yorumlarıyla yetinmeyip, sezgilerini ve tüm psişik yeteneklerini de çekinmeden kullanmış ve bunu saklamak gereğini duymamışlardır. Örneğin Nostradamus bunlardan bir tanesidir. O yıldız haritalarından elde ettiği tüm verileri derinleştirip, geleceğe uzanarak kehanetlerde de bulunma yetisini elde etmiştir. Kadim astrologların pek çoğunda da geleceğe uzanma yani kehanet yeteneği; işte bu ezoterik bilgileri değerlendirmelerinden ve bu bilgilere sahip çıkmalarından ötürü doğal olarak çok gelişkindi. Günümüz astrologlarının da yola çıkmadan önce, kadim astrolojinin ezoterik bilgilerini incelemelerinde ve araştırmalarında büyük yararlar vardır.

0 yorum: